Obezite ve aşırı kiloluluk günümüz sorunlarının başını çekmektedir. Bu nedenle çoğu birey kilo verme konusunda yeterli bilgi sahibi olmadan kulaktan dolma bilgilerle zayıflama yöntemlerini deneyebilmektedir. Bazı durumlarda bu bilgiler zayıflamakta etkilidir fakat sonuçları ya kısa süreli ya da sonrasında sağlığımızı tehlikeye atma noktasına varmaktadır.
Uzun Süre Aç Kalmak
Açlığa veya yoksunluğa alışan vücut, bu düzen dışına çıktığı zaman tekrar aç kalma korkusuyla tükettiği her şeyi depolar ve yağlanma çok kısa sürede artar. Bazal metabolizma hızının altında dengesiz bir şekilde kalori almak metabolizmayı yavaşlatır. Ayrıca bu diyetlerde karbonhidrat tüketimi oldukça azdır. Kısa sürede kas kaybedilir bunun sonucunda vücutta istenmeyen görüntüler (varis gibi) oluşur. Kan şekerindeki dengesizlik sonucu ani yeme atakları ve kısa sürede yüksek kalori alımı gerçekleşir. Bu durum sonucu hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan başarısız olunur .Bu yüzden uzun süre açlık diyetlerde tavsiye edilmemektedir.
Popüler Diyetleri Uygulamak
Sosyal medya aracılığıyla karşımıza birçok farklı diyet modelleri çıkmaktadır.Bazı diyet modelleri kişiye ve hastalığa bağlı uygulanan diyetlerdir.Nasıl ki her hastalığa göre ilaçlar değişmektedir,diyetler de buna göre şekillenebilmektedir. Her diyet modelini uygulamamak gerekir. En çok uygulanan diyet şekillerinden biri detoks diyetleridir. Bu diyetler vücuttaki toksinleri atmayı hedeflemekte, sağlığı korumayı ve vücut ağırlığını azaltmayı amaçlamaktadır. Detoks diyetleri az kalori alımına ve laksatif ürünler kullanımına bağlı olarak ağırlıkta azalmayı sağlamaktadır.
Başka uygulanan diyetlere örnek olarak ketojenik diyet örnek gösterilebilir.Bu diyet şekli yüksek oranda yağ tüketimi ve karbonhidratın ciddi derecede kısıtlı tüketilmesidir.Bu diyetin en başarılı olduğu hastalık epilepsidir.Ketojenik diyet zayıflamayı sağlasa da sağlıklı bireylerde uzun dönem uygulanması sonucu dislipidemi,artmış trigliserid,hepatik steatoz vb gibi durumlarla karşılaşılabilmektedir.
Ekmeği Tamamen Kesmek
Tahıl grubu içinde ekmek, beslenme açısından önemli bir diyet bileşenidir. Bununla birlikte, genel halk tarafından uzun süredir devam eden bir inanç, ekmeğin kilo aldırdığıdır. Bu, birçok insanı ekmeği diyetlerinden kısıtlamaya ve hatta çıkarmaya teşvik eder. Ekmeğin diyetlerden çıkartılması sonucu vücudumuzda temel besin ögelerimizden biri olan karbonhidrat alımı düşer. Karbonhidrat alımının düşük olması kısa vadede kilo veriminde etkili olmaktadır fakat sağlıklı bir birey için uzun vadede pek uygun olmadığı ve kilo vermede değişiklik yaratmadığı araştırmalarla desteklenmiştir. Sonuç olarak ekmekte bulunan glutene veya proteinlere karşı bir hassasiyetiniz bulunmuyorsa ekmeği kesmeye gerek yoktur. Ekmekler sınırlı ve dengeli şekilde tüketildiği sürece bir sorun teşkil etmemektedir. Besin çeşitliliğini sağlamak için ekmek türleri değiştirmeli olarak tüketilmelidir.
Meyve Tüketimini Kesmek
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sebze ve meyve tüketimi yaklaşık 5 porsiyon olmalıdır. Meyve tüketimini kesmek, aldığımız vitamin ve minerallerden yoksun kalmamıza sebep olur. Öğünlerde meyveler yalnız başına tüketilmemelidir aksi takdirde kan şekeri seviyelerinde artış gözlenir,kan şekerini dengede tutabilmek için kefir, fındık, badem, yoğurt, süt vb. ürünlerle meyvelerin kombine edilmesi, desteklenmesi gerekir.
Sık Sık Tartılmak
Kilo vermeyi hedefleyen bazı hastalar sık sık tartılmaktadır bu da genel olarak yanlış bir davranıştır. Çünkü seyahat sonrası, regl dönemleri, sirkadiyen ritmimizin değişikliği gibi belirli faktörler bazı zamanlarda daha kilolu çıkmamıza sebep olabilir. Bu gibi durumlarda tartıldığımızda motivasyonel açıdan kendimizi düşük hissedebiliriz. Sık sık değil haftada en fazla 1 kez, aynı tartıda ,tuvalete çıkmadan önce tartılmak gerekir.
Su Tüketimi Azlığı
Su temel besin ihtiyaçlarımızdan bir tanesidir. Günde 2-2.5 litre su tüketimi vücut işlevimiz ve işleyişimiz için yeterlidir. Vücudumuzda biriken bize şişkinlik yapan ödem de yine su yoluyla atılabilmektedir. Çay, kahve gibi ürünlerin su yerine tüketilmemesi gerekmektedir çünkü bu ürünler diüretik olarak etki göstermektedir, bu nedenle bu içecekleri tükettiğimizde ekstra olarak su içmek gerekir. Ayrıca sıcak havalarda, fiziksel aktivite artışında da ekstra su alımı gereklidir.
Yo-yo sendromu
Yo-yo sendromu ilk defa 1990 yılında Kelly D. Brownell tarafından ortaya çıkmıştır. Kişi, yo-yo diyetlerde önce vücut ağırlığı kaybında başarılı olur fakat uzun vadede bunu korumayı başaramaz ve verdiği kiloları geri alır, bu döngü devam eder.
Bu sendrom yukarıda saydığımız yapılan hatalardan kaynaklanabilmektedir bu yüzden diyeti uygularken bunlara dikkat etmek gerekir .Yo-Yo etkisinin ortadan kaldırılması, tedavinin başarılı bir şekilde sonuçlanması için beslenme ve diyet uzmanının hazırladığı kişiye özgü beslenme programlarıyla bireye öğün düzeni planlanmalı, ana öğünlere ve ihtiyaç olduğunda ara öğünlere özen gösterilmeli, her öğünde her besin grubundan besin çeşitliliği sağlanmalı, tabaklar renklendirilmeli, günlük alınması gereken enerji tam ve dengeli olarak verilmelidir.
Bahçeşehir MerveDiyet Merkezi Diyetisyenleri olarak bu yazımızda kilo verirken yapılan hatalar konusunu sizlerle paylaştık. Sizler de beslenme danışmanlığı almak isterseniz 0533 935 90 14 numarasından bize ulaşabilirsiniz